İklim Krizi ve Paris Anlaşması;

iklim-krizi-ve-paris-anlasmasi 12 Aralık 2015, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 21. Taraflar Konferansı ve Paris İklim Anlaşması’nın imzalandığı tarihtir.

İklim Krizi ve Paris Anlaşması;

12 Aralık 2015, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 21. Taraflar Konferansı ve Paris İklim Anlaşması’nın imzalandığı tarihtir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu anlaşmayı imzalamasına rağmen, Ulusal Meclisinden geçirmediğinden ülkemizde uygulamamaktadır.

ÇYDD Oktay Ekinci Çevre Birimi olarak 12 Aralık 2019 Paris İklim Anlaşma’sının yıl dönümünde kamuoyuna yaptığımız duyurumuz ektedir:

1) ÇYDD Oktay Ekinci Çevre Biriminin 2018 Bildirisi ilk maddesinde vurguladığımız gibi, iklim değişikliğine yönelik çıkartılan uluslararası protokoller ülkelerin yönetimlerinin veya hükümetlerinin inisiyatiflerine bırakılamaz.

Dünyadaki en büyük adaletsizlik iklim krizidir. İklim krizinin, toplum olarak bizim de sorumlu olduğumuz insan uygarlığını bütün halinde çöküşe ve yok oluşa doğru sürüklenmesini durdurmak hala mümkündür. Bunun için ülke olarak, diğer ülkelerle işbirliği ve diyalog içinde olmamız gerekmektedir. Ülkemiz, Paris İklim Anlaşması’nı imzaladığı halde (22 Nisan 2016), Ulusal Meclisi’nden geçirmeyen tek G-20 ülkesidir. Bu kapsamdaki diğer ülkeler ANGOLA, ERİTRE, İRAN, IRAK, KIRGIZİSTAN, LÜBNAN, LİBYA, GÜNEY SUDAN ve YEMEN’dir.)

Dünya çapındaki enerjinin \%1’ ini tüketen ve dünyanın en çok karbon salınımı yapan ilk 20 ülkesinden biri olarak, Türkiye’de kişi başı sera gazı emisyonları 17 yılda \% 140 artış göstermiştir. Kendi uygarlığımıza ve insanlığa karşı sorumluluğumuzu yerine getirmek adına yasanın meclisten geçirilip, uygulanmaya başlanması gerekmektedir.

2) Atmosferde rekor kıran karbon emisyon oranları, dünya genelinde ve ülkemiz özelinde artan sıcaklık seviyeleri nedeniyle; seller, kuvvetli fırtına-kasırgalar, kuraklık, yangınlar, tarım ürünlerinde kayıplar, salgın hastalıklar sonucu yaşanan can kayıpları, yerlerinden edilen insanlar, yoksulluk ve yokluk demektir. Ülkemizdeki doğal varlıkların tüketimi dünya genelindeki kötüye gidişten daha hızlıdır.

3) Paris İklim Anlaşması uyarınca, uzun dönemde küresel sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 2 C derecenin altında kalmasını sağlamak için fosil yakıt kullanımının azaltılması, çevreci ve sürdürülebilinir yatırımların desteklenmesi ve toplumda farkındalık yaratılması gerekmektedir. Türkiye, yenilenebilir enerji potansiyeli bakımından diğer ülkelere göre daha avantajlı bir ülkedir. Ülkemiz fosil yakıtları kullanmak yerine, bu potansiyelini uygulama yoluna giderse enerji ithalatçısı bir ülke olarak ekonomik açıdan da kazanımları büyük olacaktır.

4) İklimi korumayı amaçlayan önlemleri ekosistem bütünlüğünü, doğa ve insan haklarını, küresel ve sosyal adaleti, şeffaflık, demokrasi ve katılım ilkelerini gözeterek almak ve bu konuda duyarlı olan ve çaba gösteren ulusal ve uluslararası tüm kuruluşlar ve paydaşlarımızla iş birliği yapmak zorundayız.

Küresel ısınma ve iklim konusu sık sık ele alınmalı, ilgili kuruluşlarla ve kişilerle ortak projeler yapılmalı demokratik bir baskı unsuru olarak çalışmalarımıza devam etmeliyiz. Ulusa ve uluslararası boyutta sesimizi duyurmalıyız.

ÇYDD Oktay Ekinci Çevre Birimi

 


12.12.2019