‘DERS KİTAPLARINDA DAHİ AYRIMCILIK VAR'

ders-kitaplarinda-dahi-ayrimcilik-var ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı Kızıl: Eğitim birliği yasasından uzaklaşıldığını görüyoruz

ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı Kızıl: Eğitim birliği yasasından uzaklaşıldığını görüyoruz

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkan Yardımcısı Nihal Kızıl, Seyr-i Sabah programına yaptığı açıklamada okullarda kızlar ve erkeklerin ayrı oturtulması tartışmalarının Türkiye’yi giderek eğitim birliği yasasından uzaklaştırdığını dile getirdi.

Milli Eğitim Bakanlığı'ndan karma eğitim açıklaması
Türkiye'de kadın ve erkekler arasında yaşanan eşitsizliklerin küçük yaşlarda başladığı birçok kesim tarafından dile getiriliyor. Son günlerde kadın sığınma evlerinin adının değiştirilmesi ve çocukların okullarda erkek ve kızlar olarak ayrı oturtulup okutulması tartışmaları bu ayrımcılığı besliyor. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkan Yardımcısı Nihal Kızıl, Seyr-i Sabah programında dizini kırıp hiçbir şeye karışmayan kadınların küçük yaşlardan itibaren kodlandığını dile getirdi:

‘DERS KİTAPLARINDA DAHİ AYRIMCILIK VAR'

"Bir veli, yurttaş, insan ve kadın olarak ben de çok endişeliyim. Hiçbir anlam veremiyorum çocukların ayrı ayrı okutulmasına. Yapılmak istenen insanlık dışı bir şey. Hiçbir eğitim kurumunda böyle bir engelleme ve ayrım olmaması lazım. Cinsiyet ayrımcılığı yapmadığımız, kadını ikinci sınıf biri olarak yetiştirmeyi planlamadığımız zaman bunu uygulamayı yapmamamız lazım. İnsanlar kardeşler, bir arada büyüyecekler. Cinsiyet ayrımcılığıyla büyümeyeceği bir topluma yetiştireceksek böyle olmaması gerektiğini düşünüyorum. Ders kitaplarında dahi buna gönderme yapacak ayrımcılığın başlaması da bir bütün olarak düşündürüyor bunu bize.
MEB'in birçok kitabında kocaya itaat ibadettir, erkek daha ileridedir diyor. Böyle yetiştirilince iki cins, biri öbürüne tabi, öbürü günah keçisi, yan yana durursa acaba ne olur dediğimiz bir noktaya geliyoruz. Bugünkü uygulamaya baktığımızda eğitim birliği yasasından uzaklaşıldığını görüyoruz. Sonra diyoruz ki acaba belli çevrelere belli tavizler, sözler mi verildi? Türkiye'de yığınla eğitim sorunu varken, dünyada bilimsel açıdan, eğitim kalitesiyle ilgili verilerde gerideyken, çocuklar hala mutsuzken, bunları çözmek varken toplumun ilerlemesi için kız çocukla erkek yan yana otursun mu, oturmasın mı konusunu tartışıyoruz.

Bunu istemelerinin görünür ve arka planda olacak nedenleri var. Görünür neden olarak demokratik bir tercihtir aile böyle isteyebilir, biz de bütün görüş ve inançlara saygılıyız, seçenek tanıyoruz deniyor. 
Ben fizik, kimyayı reddediyorum diyen aileleri de kabul edecek miyiz? Bu bir gerekçe olamaz. Eğer öyle bakacaksak demokrasiyi tartışmamız gerekir. Demokrasi herkesin her istediğinin yapılması mıdır? Sağlıklı bir toplum yaratılmak isteniyorsa toplumun her kesiminin gerçekten iyi yetişmiş bireyler olması gerekiyor. Belli bir yaşa kadar birbirlerinden aman uzak tutalım dedikten sonra ileride aynı çalışma ortamında nasıl bir araya gelecekler? Hareket noktaları, düşünceleri hep kadın ve erkek yan yana oldukları zaman bir günah vardır orada. Biz burada kendimiz yorum yapmıyoruz. Geçmişte bugün en büyük terör örgütü olarak bakılan kesimlere büyük tavizler verildi. Sonra aman hata yaptık bu kötü bir şeydi dediler. Bu defa da aynı şekilde başka tarikat ve odakların talep ve istekleri yerine mi getiriliyor acaba? Çünkü durup dururken yığınla çözülmesi gereken sorun varken neden buna odaklanıyoruz?
Bu ayrımcılığın eğitimdeki ayağı, toplumdaki ayağı şiddet konusundaki ayağına baktığımızda bir anlayış var burada: Kadın dizini kırıp oturacak lafa karışmayacak. Kadın şiddet görürse idare edecek. Kolluk kuvvetlerine başvurunca barıştırılmayı çalışılıyor yeterli tedbir alınmıyor. Birçok kadın canıyla bedel ödüyor. Bunlar bir anlayışın sonucu. Neredeyse yasada olanlar bile yeterince uygulanmıyor. Kadının durumundaki vahamet çok idrak edilmiş değil. Konuk evi deyince insanların gidip konuk olarak kaldıkları kendisinin gittiği mecbur olmadan gittiği bir yer gelir akla. Halbuki sığınmada mecburiyet ve tehlike vardır. Böyle bir mecburiyeti hafifleterek kendi isteğiyle konuk olup sonra çıkacak algısı yaratıyorlar. Dolayısıyla konuk evi ismini kabullenemiyorum."


17.09.2018