Türkân Saylan Hoca 17 yıl önce bugünü görmüştü!..

turkan-saylan-hoca-17-yil-once-bugunu-gormustu Uğur Dündar 14 Ekim 2016 / Sözcü Gazetesi

Türkân Saylan Hoca 17 yıl önce bugünü görmüştü!..

“Bu inanılmaz olayı, bir hekim olarak daha da ciddi bir şekilde yorumluyorum.
Çünkü önemli sağlık sorunları olduğu anlaşılan bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti'nin nasıl ele geçirileceği konusunda talimatları var. Ben bir öğretim üyesi olarak öğrencilerimizin çeşitli okullarda ve evlerde beyinlerinin nasıl yıkandığını ve bu kurgusal olayın içerisine nasıl çekildiğini görüyorum.
…Buralarda beyni yıkanmış çocuklarımızın rehabilitasyonlarını sağlamak amacıyla İşkence Rehabilitasyon Merkezi gibi bir kurumun oluşması gerektiğini düşünüyorum.
Şöyle bir örnek vereyim:
Bunlar öncelikle fen liselerine el attılar. Çünkü orada okuyanlar çok akıllı, zeki çocuklardı.
Yıllar önce bir fen lisesinde TÜBİTAK tarafından Atatürk konulu konferans vermek üzere gönderilmiştim. Çocukları topladım ve Atatürk konusunda bazı şeyler söyledim. Öğrencilerin hepsi erkekti.
Konuşmanın sonunda bir çocuk usulcacık yanıma sokuldu ve adeta sarılmak istercesine şunları söyledi:
‘Hocam güzel şeyler anlattınız ama biliyor musunuz biz çok başarılıyız. Çünkü aramızda hiç kız yok! Zira kızlar şeytandır!.. Onlar olsa bu başarıyı yakalayamazdık!..'
Kızların şeytan olduğunu düşünen bir çocukta bilim kafası nasıl gelişebilir? Hayata nasıl uyum sağlayabilir? O çocuklar Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş, laik demokratik düzenine nasıl uyum gösterebilir? Ayrıca bu çocuklar kolaylıkla Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı olabilir!..
* * *
Yine öğretmen liselerinden birinin öğrencilerinin demokratik, çağdaş eğitim veren bir okula kaydedildiklerini öğrendik. Araştırınca gördük ki bu çocuklar buralara para ödeyip makbuz alıyor fakat devam etmiyorlar. ‘Allah Allah ne var bunun arkasında' dedik. Meğer cemaatin özel eğitim yerlerinde eğitilen bu çocuklar o makbuzları ileride askeriyeye (Harp Okulları) girerken göstermek için alıyorlarmış!..
* * *
Türkiye'nin her tarafı gözlerimizin önünde kuşatılıyor. Aynı durum dış ülkelerde de geçerli.
Biz eğitim kanalıyla (ÇYDD) bu çocuklarla karşılaşıyoruz ve burs vermek için yaptığımız ilk görüşmemizde ‘Hangi okulda okudun, hangi dershaneye gittin, dershaneden sonra orada yatılı mı kaldın, kampa da gittin mi?' diye soruyoruz. Cevaplardan anlıyoruz ki kampa da girmiş ve biraz evvel dinlediğimiz kasetteki bilgiler ve ideolojiyle yetişmiş. Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı olmuş. Ama bunların hiçbirini göstermeyen, kılık kıyafeti itibariyle ipucu vermeyen gizli bir görünümle!..
* * *
Tablo çok vahim. Bunlar doktor, kaymakam, vali ve polis müdürü oluyorlar. Bunlar öğretmen oluyorlar. Onun için biz yılların deneyimiyle artık çok iyi biliyoruz ki, öğretmen, siyasetçi ve yönetici yetiştiren kurumlar son derece tehlike altında. Bu insanların kuşatması sürüyor. Çünkü bu çocukların çoğu çok yetenekli. Kaynaklarından bulunup getirilen, özel eğitimden geçirilen yoksul çocuklar… Dolayısıyla para, yurt bulma ve kitaplarını alma açısından böyle bir kuruma muhtaçlar. İşte cemaat bu yollarla kolaylıkla onların içine giriyor. Daha sonra abiler ve ablalar istedikleri gibi eğitiyorlar. Bu eğitim sırasında öyle dayak kötek işkence falan yok. Tamamen dinsel öğeleri kullanıyorlar…
* * *
Eğer Türkiye çağdaş laik bir ülkeyse ve insanlarımızda birazcık akıl varsa, artık madalyonun ön yüzünü değil arka yüzünü görmek zorundalar. Bu bilim kurgu olayının bir yerde durması gerekiyor ama en büyük zarar, siyasetçilerden geliyor. Çünkü siyasetçiler ne yazık ki Cumhuriyet'in temel ilkelerini sadece basit bir yemin gibi okuduklarından ve hangi tarikattan, hangi cemaatten ne kadar oy alırız kaygısını taşıdıklarından, her zaman bu insanlarla bir şekilde temas kurma yarışı içerisine giriyorlar. Sağcısıyla, solcusuyla, ortasıyla her siyaset grubunda bu anlayış mevcut. Hatta ‘İyi tarikatlar vardır' diyebilen siyasetçilerimiz de çıkıyor karşımıza…
Ama bunun bir şekilde çözülmesi ve bu olayın ne boyutlara vardığının bilinmesi gerekiyor…
* * *
Bildiğiniz gibi Özbekistan'da hükümete karşı bir büyük darbe teşebbüsü oldu. Fetullahçılar darbeyi desteklediler. Hepsi yakalanmış ve Türkiye'ye geri gönderilmişler. Hatta İstanbul Emniyet Müdürü Özbekistan'a bu işi incelemeye gitmiş. Bin Özbek öğrenciyi anında geri çektiler, Fetullah okullarının tümünü kapattılar.
Belki abartılı bir şey olacak ama bu olayla bir zamanların Rusya'sındaki Rasputin'in davranışları arasında paralellik görüyorum. Bir yerlere hakim olmak için tıpkı bilim kurgu filmlerindeki gibi birileri geliyor dünyayı fethediyor!..
* * *
Bir sürü mağdur insan var ortada ve hiç kimse konuşamıyor. Çünkü herkes tehdit altında.
Belki bugünkü konuşmadan sonra bizim de başımıza ne gelecek onu da bilmiyorum!..”
* * *


Dünyada pek az kimseye nasip olan Gandhi Ödülü'nün sahibi, uluslararası saygınlığı olan büyük bilim ve çağdaş eğitim kadını Profesör Dr. Türkân Saylan bu sözlerle bitiriyor 1999'un Haziran ayındaki Siyaset Meydanı programındaki özetle sunduğum konuşmasını.
Daha sonra yayında da söylediği gibi başına gelmedik kalmıyor.
En aşağılık iftiralarla yetinmeyenler, onu hasta yatağından alıp zindana atmakla bile tehdit ediyorlar.
‘Kız çocuğuna şeytan' gözüyle bakanlar, kurucusu olduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ni düzmece delillerle Ergenekon kumpası torbasına atıp, itibarsızlaştırmaya uğraşıyorlar.
* * *
Siyaset Meydanı sonrasında yaşanan felâketler bununla sınırlı kalmıyor.
Cemaatin korkulu rüyalarından Prof. Necip Hablemitoğlu, arkasından sinsice sokulan hain bir tetikçinin sıktığı kurşunlarla katlediliyor. Uzun süre el sürülmeyen suikast dosyası FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilk kez ciddi biçimde açılıyor.
Çağdaş Eğitim Vakfı Onursal Başkanı Gülseven Yaşer, yurt dışına çıkarak canını zor kurtarıyor. Ama yaşadığı ağır stres sonucunda o da kansere yakalanıyor.
* * *
Sadece lepra (cüzzam) hastalığına karşı verdiği mücadele nedeniyle anıtının dikilmesi gerekirken kanserden yattığı hasta yatağında linç edilen Prof. Saylan'ın 17 yıl önce, sanki bugünü görmüş gibi yaptığı müthiş tespiti “FETÖ'de aldandık” diyenlere ithaf ediyorum…

 

http://www.sozcu.com.tr/2016/yazarlar/ugur-dundar/turkan-saylan-hoca-17-yil-once-bugunu-gormustu-1446285/


14.10.2016