Aysel Çelikel panel ve imza günü

aysel-celikel-panel-ve-imza-gunu “Kadın olarak geldiğimiz noktayı, Atatürk’e ve Cumhuriyet’e borçluyuz.”

 

 

 

“Kadın olarak geldiğimiz noktayı, Atatürk’e ve Cumhuriyet’e borçluyuz.”

 

ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, “Adalet Yoksa Gelecek de Yok” adlı kitabıyla ilgili olarak düzenlenen söyleşide kitabı kaleme alan gazeteci – yazar Berat Günçıkan’a teşekkür etti. Kitabın soru-cevap biçiminde değil, bir öykü gibi olması, kolay okunması konusunda Berat Günçıkan’la görüş birliğine vardıklarını anlattı. Kitabın kendisinin yaşam serüvenini, anılarını, hayata bakışını, görüşlerini ve çalışmalarını içerdiğini belirtti. Kendisini anlatırken ülkemizde yaşanan siyasal, sosyal ve hukuk dışı denebilecek bazı olaylara da değinmek istediğini belirtti.

Gazeteci yazar Berat Günçıkan’ın konuşmasıyla başlayan söyleşide Günçıkan, “İki yıllık çok öğretici bir süreç yaşadım. Aysel Hocadan bir önceki kuşağın kadınlarının mücadelesini öğrendim. Bugünün kadınları, sahip oldukları hakların nasıl bir mücadelenin sonucu olduğunu bilmiyor. Aysel Hocanın kadın olma bilincine varışı, bunun için verdiği mücadele, öğrencileriyle, insanlarla kurduğu mütevazı ilişki, değişen toplumla birlikte insanları anlama çabası çok etkileyici ve öğretici idi.” dedi.

Çelikel “Kendimi anlatırken dönemin genel kültürünü az da olsa anlatmak, acıları adaletsizlikleri anmak istedim. Okurun toplumun çağdaşlık mücadelesinde yetersizliğini ve bugün yaşadığımız tablonun nedenlerini daha iyi değerlendirebileceğini düşündüm. Kitabı okurken yalnız Aysel’i değil Türkiye’nin kısa bir tarihini de bulacaksınız. Sıkılmadan, düşünerek okunan bir biyografi olmasını istedim. Umarım öyle olmuştur.” dedi.

Aysel Çelikel, Günçıkan’a teşekkür ettikten sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: 
“Ben Cumhuriyetin 10. yılında doğmuş, hem Osmanlı hem Cumhuriyet dönemini yaşamış bir anne ve babanın kızıyım. Eğitim olanağı olmayan kadınların Cumhuriyetle birlikte kavuştukları eşit eğitim, eşit sosyal ve ekonomik hakların açtığı ufuk, bu gün bana ve benim gibi sayısız kadına eğitim, meslek ve iyi bir gelecek dağıttı. Ancak ilkokulu bitirmiş olan bir kadının kızının bugün bilim kadını hüviyetini kazanması, siyasal ve sosyal faaliyetleriyle tanınması Atatürk’ün eseriydi, önemliydi. İşte bu gerçek, gelecekteki kuşakların bilmesi ve tarihe not düşülmesi gereken bir olaydı.

Cumhuriyetin ilk dönemlerinde eğitimciler toplumun eğitimle kalkınabileceği gerçeğinden yola çıkarak eğitime önem verirken öğretmenlerimiz de adlarını saygı ile andığımız, örnek alınacak meslek kadınları, akademisyenler, bilim insanları yetiştirmişlerdir. Bu kalite, unutulmaması gereken bir dönemin kalitesidir. Bu yıllar diplomalarımızın Batı üniversitelerinde eşdeğer sayıldığı yıllardı, bu gerçeğin gelecek nesiller için değer taşıyacağına inandığım için kitabı hazırladım.

Çok partili hayata geçildikten sonra toplumsal ve hukuksal sorunların büyüdüğüne tanıklık ettik. Medeni Kanun yürürlükte olsa da toplumun kadına bakışı pek değişmiyordu. Sosyolojik gelişme, hukuksal gelişme ile örtüşmüyordu. Kaderine razı kadın modeli yerine tek başına ayakta duran kadın zihinlerde yoktu. Böyle bir sosyo-kültürel ortamda ben üniversite okuyup mesleğimi yaparak kadınlara yardımcı olmayı hayal etmiştim.

Cumhuriyet, okuma yazma oranı \% 3-4, nüfusun yarısı hastalıklı, sanayi, ticaret, yetişmiş insan gücü olmayan bir toplum, harap bir ülke devralmıştı. Bir avuç inanmış insanın verdiği mücadele Türkiye’yi çağdaş demokrasiler düzeyine çıkarmayı hedefliyordu. Özgürlükçü, demokrat bir ülke hayal ediyorduk. Aslında bu kitap anılarla birlikte, demokrasi için mücadele eden insanların yaşadığı olayları da anlatıyor.

Bugün yine aynı mücadelenin içindeyiz. Hukuk devletini, demokrasiyi güçlendirmek hayalinde adalet başı çekiyor. Hukuk ve yargı sistemi özgürlüklerin de demokrasinin de anahtarı. Bu anahtar kapıyı tam açacakken yeniden kilitlendi, artık açamıyor.

“Adalet yoksa gelecek de yok” benim yaşam mücadelemde parolam oldu. Mücadelemiz demokrasi için, özgürlükler için, hukuk devleti içindi. Özellikle düşünce özgürlüğünün birçok toplumsal sorunun ve hukuk sorununun çözümünde etkin olduğunu biliyorum. Kadın haklarının toplumca benimsenmesinde de etkin olacaktır.

Adalet, bütün hayat ilişkilerimizde özel ve kamusal hak ve özgürlüklerin düzenlenmesinde herkesin hakkını tanımak, herkese hakkını vermektir. Adalet eşitliği de içeren, onun yetmediği hallerde devreye girebilen, soyut, takdiri, vicdani bir kavramdır. Adalet hukuk kuralları, eşitlik esası üzerinde yücelirken bazı hallerde eşitliğin adaleti sağlamadığı, yetersiz olduğu hallerde kamu vicdanının rahatsız olduğu uygulamalarda bizi adaleti aramaya götürür. Adalet hukuk kurallarının konulmasında ve uygulanmasında başat renk olarak suç ve ceza adaletinde de görülür. Uzun tutukluluk süreleri, yıllarca uzayan davalar, Balyoz ve Ergenekon örnekleri olarak adaletin yok edildiği davalar olarak tarihe geçecektir.

Polisin adaletsiz işlemleri, aşırı yetkilerden kaynaklanabilir. Telefon ve ortam dinlemeler, yetersiz işçi ücretleri, hamile kadınların verimsizlik nedeniyle işten çıkarılması eşitliğe aykırı olmadığı halde adaletsiz sayılmıştır.

Yasalara dayansın dayanmasın, eşitlik içersin içermesin kamusal hayattaki her durum, hukuksal aykırılık, toplum vicdanını rahatsız ediyorsa adalet acısından ele alınmalıdır; görev yasama organına, yargıya, idari makamlara düşüyor.

Aydınlarımız, öğrencilerimiz, akademisyenlerimiz, gazeteciler, ordu mensupları, kadınlarımız hep adalet istiyor.

Zamana ve mekâna göre değişen soyut bir kavram olan adalet, çağının insan hakları ve demokrasi anlayışına uygun hukuk ve uygulanmasından doğan sonuç, bir ahlaki değerdir.

Sonuç olarak bu kitabı, gençlerimize ve torunlarımıza başarının anahtarının yine başarı olduğunu, hiçbir emeğin boşa harcanmış emek olmadığını anlatmak için de hazırlamak istedim. Umarım yerini bulur.”

Katılımcılara TÜYAP yöneticisi Bülent İnal tarafından Aysel Çelikel kitabı armağan edildi. Söyleşiden sonra Aysel Çelikel, TÜYAP ÇYDD standında okuyuculara kitabını imzaladı.

 

 

 

 

 


08.11.2015